ATB Meclis üyelerinin yönetimin bir aylık çalışması hakkında bilgilendirildiği Meclis’te ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kent gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başkan Çandır konuşmasına, “2022 yılının milletimize sağlık, huzur ve başarı getirmesini diliyorum. Yılın bu ilk toplantısıyla umutlarımızı tazelemek ve yeni bir motivasyonla çalışmalarımıza hız vermek istiyoruz. Zorlu koşullara rağmen çalışmaktan ve üretmekten vazgeçmeyen üreticilerimize, emekçilerimize ve girişimcilerimize en içten teşekkürlerimi sunuyorum” diyerek başladı.
ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ ENFLASYONU MAKASI İYİCE AÇILDI
2022 yılına yüzde 36 tüketici ve yüzde 80 civarında da üretici enflasyonuyla girildiğini belirten Çandır, üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın açıklığına dikkat çekti. Çandır, “İki enflasyon arasındaki makasın bu kadar açıldığına ilk kez şahitlik ediyoruz. Bu ay kamu kaynaklı alışılmadık yükseklikteki zamlar ise üzerimizdeki maliyet yükünü daha da artırdı. Manşet ve üretici enflasyonlarına göre bir ay geriden gelerek açıklanan Kasım ayı tarımsal girdi fiyatları enflasyonu da sektörümüzün aleyhine sürekli artmaktadır. Yüksek enflasyon geniş halk kesimleri ile üreticiler üzerinde yıkıcı bir baskı oluşturmaktadır. Bu yüksek enflasyon belasına asla alışmamalı ve normalleştirmemeliyiz” diye konuştu.
KREDİ ÇAĞRISI
Varlığını devam ettirmenin sınırında yaşayan tarım sektörüne yönelik gerçekçi destekler sağlanması gerektiğini söyleyen Çandır, “Bu desteklerin bir bölümü yıllardır ürettiği oranda alamadığı destekleme ödemeleridir. Diğer bir bölümü ise krediye erişimle ilgilidir” dedi. Merkez Bankası’nın politika faizini 5 puan düşürerek yüzde 14’e getirmesine rağmen Eylül ayında yüzde 20 civarında bulunan kredi faizlerinin yüzde 30’ları aştığına dikkat çeken Çandır, krediye erişimde de ciddi sıkıntılar yaşandığını bildirdi. Tarım için hayati derecede önemli olan Ziraat Bankası’nın faiz destekli kredilerinde iki önemli konuda güncelleme beklediklerini kaydeden Çandır, “Sektörümüzde yetersiz kalan kredi limitlerinin güncel koşullara uygun rakamlara çıkartılması ve bankalarca esas alınan üretim maliyetlerinin güncellenmesi ve buna uygun işletme kredilerinin verilmesini bekliyoruz. Ayrıca çalışmaları devam eden Kredi Garanti Fonu (KGF) uygulamasının da doğru hedeflere odaklanmış olarak bir an önce hayata geçirilmesini de bekliyoruz” diye konuştu.
TARIMI BÜYÜTMELİYİZ
2020 yılında yüzde 6’ya yakın büyüyen tarım sektörünün 2021 yılında bu rakamı tekrar edemediğini belirten Çandır, “Halbuki tarımsal üretim ve ticaret kapasitemizi artırmak birincil görev olmalıdır. Bu amaçla, üreticinin yüzde 30’u aşan vadeli girdi maliyetlerinin azaltılması ve benzeri kolaylıklar için kamu bankası destekli bir dijital tedarik sitemi acilen kurulmalıdır. Bu sistem hayata geçirildiğinde üretimdeki girdi maliyetlerini önemli ölçüde azalacaktır. Diğer taraftan tarım sektörümüzün talebi olan tarım sektörüne uygun bir sosyal güvenlik sistemi uygulanmalıdır” talebini dile getirdi.
İSTİKRARLI BÜYÜME SAĞLANMALI
Önümüzdeki dönemin, dünyada tarımsal üretim ve ticari faaliyetlerin birincil stratejik alan olarak kabul edilip hareket edileceği bir dönem olacağını söyleyen Çandır, “Tarım sektörünün acilen büyüme ivmesinin artırılmasına ihtiyaç vardır. Son yıllarda bir büyüyüp bir küçülen tarım sektörünün, istikrarlı bir biçimde büyümesi sağlanmalıdır. Bunun için de maliyet yapısının mutlaka katma değer yaratacak şekilde düzenlenmesi şarttır. Yani dışarıdan satın alınan mal ve hizmet maliyetlerinin payı mutlaka düşürülmelidir. Aksi halde her kur hareketi bizleri savurmaya devam edecektir” diye konuştu.
ENERJİ ARZI GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMALIYIZ
Doğalgaz ve elektrik enerjisinde yaşanan kısıtlamaların üretim ve ihracata olan etkisine dikkat çeken Çandır, “Umarım yalnızca birkaç günlük bir kısıtlama ve üretim kaybı ile bu durumu atlatırız” dedi. Elektrik ve doğalgaz krizlerine daha dayanıklı olabilmemiz için ülke olarak enerji arzı güvenliğini sağlamamız gerektiğini kaydeden Çandır, enerjide dışa bağımlılığımız devam ettiği sürece bu tip krizleri yaşamanın kaçınılmaz olduğunu söyledi. Çandır, “Doğalgaz rezervimiz olmaması ve fosil yakıtlar üzerindeki çevresel baskının artmasını da göz önünde de bulundurarak enerji verimliliğimizi ve yenilebilir enerji üretimimizi artırmalıyız. Bunun için yenilebilir enerji alanında yapılacak yatırımlar kamu tarafından daha fazla desteklenmelidir. Bu yatırımlar bizlere ‘Yeşil Mutabakat’ konusunda da önemli avantaj sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
YAĞMUR HASADI ÖNERİSİ
Su kullanımı konusunda da kaynakların verimli kullanılması gerektiğini kaydeden Başkan Ali Çandır, geçen yıl kuraklık nedeniyle yaşanan verim ve rekolte kayıplarını da dikkate alarak suyun en iyi şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı. Tarım Konseyi ile birlikte “Antalya’da Kuraklık ve Tarımda Su Kullanımı” konulu panel düzenleyerek su kullanımına dikkat çektiklerini anımsatan Çandır, panelde sondaj kuyuları ile bilinçsiz su kullanımının yeraltı sularına olan etkisine dikkat çekildiğini belirtti. Çandır, “Korkuteli, Elmalı, Gazipaşa, Manavgat ve Alanya ilçelerimiz başta olmak üzere bu konuda gerekiyorsa ilçe bazlı güncel su yönetimi ve yağmur hasadı planları hazırlanmalıdır” dedi.
SOĞUK HAVA TARIMI VURDU
Son 10 gündür yaşanan hava koşullarının tarımı derinden etkilediğini ve soğuk havanın 5 Şubat’a kadar etkili olacağının öngörüldüğünü belirten Ali Çandır, soğuğa bağlı olarak ürünlerin veriminin düşmesi ve hasat sürelerinin uzamasının arzı düşüreceğine dikkat çekti. Kar yağışları nedeniyle nakliyede yaşanan ve yaşanacak sorunlar da eklenince önümüzdeki günlerde yaş sebzede fiyat artışlarının kaçınılmaz olduğunu söyleyen Çandır, “Bir süre yaş meyve sebzeyi pahalıya tüketeceğiz. Önümüzdeki hafta açıklanacak enflasyon rakamları içerisinde bu yaşananların ne kadar yer alacağını bilemiyoruz. Ama akaryakıt, elektrik ve doğalgaz gibi enerji ile son 4 ayda 3 kat artan gübre fiyatları gibi tüm girdilerdeki fiyat artışlarının sektörümüzde yarattığı tahribatı derinden hissediyoruz” dedi. Çandır, gece gündüz demeden ürünlerini zorlu hava koşullarına karşı korumak için nöbet tutan üreticilerin hakkının ödenmeyeceğini ifade ederken, “Üreticilerimize binlerce kez teşekkür ediyorum” dedi.
KENTE SAHİP ÇIKMAK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCU
Konuşmasında Manavgat Beşkonak Köprülü Kanyon Kırkkavak Malallesi'nde özel bir firmaya verilen maden ocağı iznini değerlendiren ATB Başkanı Ali Çandır, 46 milli park içerisindeki en büyük 6. milli park olan Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın Kızıl Akbaba, Anadolu’nun tek endemik kuş türü Anadolu Sıvacısı, kara semenderi ve dağ keçileri gibi birçok hayvan ve endemik bitki türüne ev sahipliği yaptığını belirtti. Beşkonak’ın çok kaliteli kekik ve defne üretim merkezi olduğunu belirten Çandır, mermer ocağı izni verilen alanda tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yanı sıra turizmi canlandıran rafting yapıldığına da dikkat çekti. Çandır, “Bizler taş ve maden ocakları konusunda tümden reddedici değiliz. Ancak attığımız taşın bozduğumuz doğaya değip, değmediğine bakmamız gerekir. Milyonlarca turist ağırlayan, kentimiz ve ülkemiz bütçesine milyarlarca döviz girmesini sağlayan bu alanda izin verilen ya da verilecek olan her türlü madencilik faaliyetinin olumsuz etkileri de iyi hesap edilmelidir. Bu kentin havasına, suyuna, taşına, toprağına, tarihine, doğasına sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur” diye konuştu.
KOMİTELER SEKTÖRÜN NABZINI TUTUYOR
ATB Meslek Komitelerinin her ay düzenli olarak toplandığını ve sektörel değerlendirmede bulunduğunu belirten Çandır, komitelerin gündemini meclis üyeleriyle paylaştı. Rusya Federasyonu’nca uygulanan domates kotasının 10 bin ton civarında kaldığını belirten Çandır, “Domates ihracatımızın arttığı bu dönemde kota önümüzdeki birkaç ay içerisinde dolacaktır. Üyelerimiz kotanın artırılmasını ve kotasız bir ticaretin önünün açılmasını talep etmektedirler” dedi.
Üyelerin, sigorta primleri ve işçi ücretlerinde yaşanan artışların maliyetlerini artırdığını, kırsaldan göçün engellenmesi için tarım BAĞ-KUR primlerinin ve tarımsal üretimin devamlılığı için tarımda çalışan işçilerin SGK primlerinin düşülmesi gerektiğini belirttiğini kaydeden Çandır, “Tarıma özgü bir sosyal güvenlik sistemi geliştirilmesi artık kaçınılmazdır” dedi.
Ürünlerinde şeker kullanan üyelerin şeker bulamamaktan ve buldukları şekerin ise çok pahalı olmasından şikayetçi olduğunu söyleyen Ali Çandır, “Şeker kullanılan ürünlerin üretim maliyetlerinin ve tüketici satış fiyatlarının yükseldiğini belirten üyelerimiz, çözüm için imalatçı firmaların TÜRKŞEKER’den kapasite raporları oranında şeker alımı yapabilmelerinin sağlanmasını talep etmektedir” dedi.
Çandır, üyelerin işletmelerinde “istihdamı/çalıştırılması zorunlu personel” kapsamındaki mühendislerle yaptıkları sözleşmelere yönelik de şikayetçi olduğunu belirtti. Çandır, üyelerin noter onayı uygulaması ile aylık taban ücret uygulamasının iptal edilmesini talep ettiğini söyledi.
6. Meslek Komitesi’nin çiçek tüketimi konusunda farkındalık yaratmak için geçen yıl olduğu gibi bu yılda Antalya Büyükşehir Belediyesi Ocak Ayı Meclis Toplantısı’nda meclis üyelerine çiçek dağıttığını anımsatan Çandır, “Üyelerimiz çiçek gönderimi ile bağışların birbirinin alternatifi olarak benimsenmemesini, cenaze ve törenlere demir çelenkler yerine çiçek ile yapılmış çelenklerin gönderilmesi taleplerini yinelemişlerdir” dedi.
Akdeniz Üniversitesi rektör yardımcısı, ziraat fakültesi dekanı, yardımcıları ve bölüm başkanlarıyla bir araya geldiklerini anımsatan Başkan Çandır, “Amacımız üyelerimiz ve sektör paydaşları ile ziraat fakültesi öğretim üyelerini bir ara getirerek ihtiyaca yönelik çözümler bulunmasına katkı vermek ve bilginin ticarileşmesini sağlamaktır. Şubat ayı komite toplantılarında bu konuda sizlerin de fikirlerini alacak ve toplantı takvimlerini planlayacağız” diye konuştu.
Meclis’te üyeler, sektörleriyle ilgili yaşanan gelişmeleri paylaştı, görüş ve önerilerini dile getirdi.