Kent Konseyi Toplantı Salonu’nda Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Mustafa Şanlı moderatörlüğünde yapılan toplantının ardından hazırlanan görüş ve önerilerde, 1-3 Aralık 2021 tarihlerinde yapılan şûrada 128 tavsiye niteliğinde karar alındığı, 124 maddenin ihtisas komisyonlarında görüşülerek 4 maddenin doğrudan Genel Kurulda önerilerek kabul edildiği hatırlatıldı. Komisyonlarda tartışılmayan ve son gün Genel Kurulda önerilip “oyçokluğu” ile benimsenen 2’nci maddenin bilimsel anlamda kabul edilemez nitelikte ve içerikte olduğu vurgulandı.

7 YIL ÖNCEKİ ŞÛRADA REDDEDİLMİŞTİ

Eğitim Çalışma Grubu’nun açıklamasında, “Öncelikle din eğitimine karşı olmadığımızı ve eğitim almak isteyenlere sadece devlet eliyle eğitim verilmesini destekleyen bir anlayışla hareket ettiğimizin bilinmesini isteriz. Komisyonlarda tartışılmayan ve son gün Genel Kurulda önerilip oyçokluğu ile benimsenen 2’nci madde, bilimsel anlamda kabul edilemez nitelik ve içeriktedir: ‘Okul öncesi öğretim programında çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak din, ahlak ve değerler eğitimi yer almalıdır.’ Bu öneri, 7 yıl önceki 19’uncu Milli Eğitim Şurası’nda da gündeme gelmiş ve reddedilmişti. Okul öncesi çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimi, hiçbir tartışmaya yer vermeyecek bilimsel bir gerçeklik olarak, soyut düşünmeye ve yasaklı-teşvikli dini değerler edinmeye uygun değildir. Çünkü çocuğun beyinsel ve kişilik gelişiminin temeli, ‘sorgulama-algılama-anlama’ çabalarının bütünüdür. Çocuk sorar: Somut ve hayal ile beslenerek düşünsel gelişimini sağlar, zihinsel zenginliğini kazanır, akıl ile analiz eder” denildi.

‘LİTERATÜR, YAŞANMIŞ TRAVMA ÖRNEKLERİ İLE DOLU’

Çocukların bütün bunları yapabilmesi için oyunlar, okumalar, müzik, görsellikler, sanatsal etkinlikler, motor gelişimi sağlayan çalışmalar yapılması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Çocuğa eğitim, belli kalıpların içine kapatmak için değil, ‘bağımsız birey’ olarak kişiliğinin gelişmesi için verilmelidir. Okul öncesi eğitim bunun için yapılır ve böylece bu yaş grubundaki çocuklarımıza evrensel nitelikli ‘insani’ değerler kazandırma yolu açılır. Oysa ‘din ve onun değerler eğitimi’ bambaşka bir alandır ve okul öncesi çocuğun bedensel ve düşünsel gelişimine ket vurur. Söz konusu din eğitimi o yaş grubu çocuğun benliğinde korku, beyninde anlamlandıramadığı sorular, ebeveynlerine karşı güvensizlik ya da içine kapanma yaratır. Çünkü din ‘sormayı-sorgulamayı’ değil, ‘kabullenmeyi-itaati’ gerektirir. O yaş grubu çocuğuna din eğitimi vermek, soru sormayan, analiz yapamayan beyinler çoğaltmak demektir. Ayrıca konuya ilişkin literatür, yaşanmış travma örnekleri ile doludur.”

ANTALYA KENT KONSEYI EGITIM CALISMA GRUBU (2) (1)

‘TAVSİYE KARARI UYGULANMASIN’

“Eğer bu karar, belirlenen eğitim grubunda yaşama geçirilip uygulanırsa, sorgulama eksikliği olan, bilimsel düşünebilme gelişimi yetersiz, yaşadığı dünyanın gelişimini algılayamayan çocukların yetiştirilmesine yol açacaktır” denilen açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Psikolojik sıkıntılar ve travmalar yaşayan çocuklarla ve nesillerle karşılaşılacaktır. Dolayısıyla, toplumsal gelişmenin ve ekonominin gerek duyduğu insan gücü yetersizliği oluşacaktır. Çağdaş ve gelişmiş insan profilinden uzaklaşılacak, en temel evrensel insani değerlerin kazandırılmasında güçlük çekilecektir. Bu da ülkemizin geleceğini karartmak olacaktır. 20’nci Şura’daki bu öneri, tüm kurumların ve yurttaşların uymakla yükümlü olduğu Anayasa’mızın amir hükmünün, Devletimizin temel niteliklerinden olan ‘laik hukuk’ düzeninin ihlali demektir. Ayrıca ‘Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Bütüncül olarak büyük bir sorundur. Tüm bu nedenlerle, ‘okul öncesi eğitim’ sürecindeki çocuklarımızın politik tercih ve beklentilere alet edilemeyeceğini belirtiyor, söz konusu ‘tavsiye kararı’nın kabul edilmemesini, yok hükmünde olmasını ve eğitimde uygulanmamasını talep ediyoruz.”