Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Antalya Şube Başkanı Dursun Büyüktaş, güzel bir seçim ortamı yaşadıklarını ve üyelerin takdiriyle ipi göğüslediklerini söyledi. Ziraat mühendislerinin haklarını her platformda koruyacaklarını vurgulayan Büyüktaş, aynı zamanda sosyal projelerle de üyelerin kaynaşmasını sağlayacaklarını belirtti.
GENÇLERİN ENERJİSİ, YAŞ ALMIŞLARIN TECRÜBESİ
Genç bir kadro oluşturduklarını söyleyen ZMO Antalya Şube Başkanı Dursun Büyüktaş, “Biz, Olağan Genel Kurul’da ipi göğüsleyen ekip olduk. Yarışan diğer ekipler bizim hasımlarımız değil, hısımlarımızdır. Biz onlarla herhangi bir yarış içerisinde değiliz. Bu bir bayrak yarışıdır. Biz seçim sürecinde yaklaşık 5 ay boyunca sahada kendimizi anlattık. Kimseye sataşmadık, kimseyle kavga etmedik. Yanlış işler yapmadık. Genç, yaşlı demeden tüm üyelerimize gittik. Diğer arkadaşlarımızın listesinde olan meslektaşlarımızı da ziyaret ettik. Seçimin bir kaybedeni yok. Kazanan, bizim örgütlülüğümüz oldu. Üçlü bir yarışa girildi ve çok güzel bir şekilde bitirdik. Üyelerimiz de takdir ettiler ve bizi bu göreve getirdiler. Genç bir kadro oluşturmaya çalıştık. Gençlerin enerjisini ve dinamizmini, yaş almışların da tecrübesi ve bilgisini birleştirerek dinamizmi arttırmayı hedefledik. Yönetimimiz de bu anlamda genç isimlerden oluşuyor. Bu da bilgi birikimi ve tecrübe arttırımı noktasında önem taşıyor. Yaptığımız çalışmaları beğenmezlerse, iki yıl sonraki seçimde başka bir adayı seçebilirler. Seçimler, demokrasinin güzel bir tecellisidir” dedi.
İZİN VERMEYECEĞİZ
Yapacakları birçok çalışma olduğunu belirten Büyüktaş, “Bunlardan en önemlisi, 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisleri hakkında kanun. Ziraat mühendislerinin görev ve yetkilerine ilişkin, tüzükte belirtilen yetkilerimize aykırı çıkarılacak olan kanun, tüzük ve yönetmelikleri üyelerimizin lehine değiştirmek için çaba göstereceğiz. Genel Merkezimizin desteğiyle, gerekli kurumlarla görüşmeler sağlayacağız. Kanunla verilen haklarımızın, yönetmeliklerle elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Amacımız üzüm yemek. Bağcıyı dövmek değil. Bu tür görüşmelerle sonuca varabileceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu.
KURUMLAR ARASI İŞBİRLİĞİNİ SAĞLAYACAĞIZ
Kamuyla ve diğer odalarla işbirliği içinde olacaklarını belirten Büyüktaş, şöyle konuştu: “Tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu girdilerin üreticilere ulaştırılma sürecinin ziraat mühendisleri tarafından yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gübrecilerin bir kısmı ziraat mühendisi değil. Yapılan yönetmelik değişikliğiyle eczacılar, tarım ilacı satabiliyor. Bu şekildeki düzenlemelerin doğru olmadığını düşünüyoruz. Bunu, mesleki çalışma alanlarımıza yönelik bir girişim olarak görüyoruz. Bunlar doğru şeyler değil. Bu tür düzenlemelerin değiştirilmesi yönünde çabalarımız olacak. Kamuyla, özel sektörle ve diğer Odalarla işbirliği içerisinde olacağız. Çünkü birlik olmazsak, sorunların çözümü de zorlaşır. Çıkan kanun ve yönetmeliklerden hemen hepimiz aynı şekilde etkileniyoruz. O nedenle birlikte çalışırsak, sorunları da daha kolay çözebileceğimize inanıyoruz. Üyelerimizin meslek içi eksiklikleri var. Dört yıllık üniversite sürecinde her şeyi anlatmanız, öğretmeniz mümkün değil. Yeni gelişen teknolojiler de oluyor. O anlamda, üyelerimizin meslek içi eğitim almaları ve kendilerini geliştirebilmeleri için bu tür eğitimlere öncelik vereceğiz. Şube faaliyetleri ve tarımsal alandaki güncel gelişmeleri içeren, 3 ayda bir yayınlanacak bir e-bülten çıkaracağız. Şube faaliyetlerini, sadece şubenin resmi sosyal medya hesaplarından paylaşacağız. Bu şekilde şubenin bir hafızasının oluşmasını sağlayacağız”.
AKTİF BİR ODA OLACAĞIZ
Mesleki ve sosyal etkinlikleri önemsediklerini ifade eden Büyüktaş, “Ziraat mühendislerinin, Öğrenci Kolu Yönergesi var. Bu yönergeye göre, üniversite öğrencileri içinde Genç ZMO adıyla bir örgütlülüğümüz de var. Bizim üye kaynağımız gençler. Eğer biz bu işin içerisine gençleri katamazsak, mesleki anlamda geleceğimiz de sorgulanacaktır. O nedenle Genç ZMO’yu önemsiyoruz. Onların çalışmalarına destek vermeyi ve bu arkadaşlarımızı mezun olduklarında Oda üyesi yapmayı hedefliyoruz. Orada yetişen gençlerin, mesleki anlamda kendilerini daha sorumlu hissettiklerini düşünüyoruz. Yaş almışlar da olacak. Yaşlılar tecrübesiyle, bilgisiyle, yaşanmışlıklarıyla hem mesleki anlamda hem de hayat tecrübesi anlamında yol verecek. Odamız için bir lokal yeri düşünüyoruz. Bu konuda belediyelerle iletişime geçerek, merkezi bir yerde lokalimizin olması için çalışacağız. Ziraat mühendislerinin kolayca ulaşabileceği ve bir araya gelebileceği bir yer olmasını istiyoruz, önemsiyoruz. Her ziraat mühendisi, çıkan yasa ve yönetmeliklerden haberdar olmuyor. Biz şube bazında hukuki anlamda yardıma ihtiyaç duyacak olan üyelerimize, bir hukuk bürosuyla anlaşma yaparak fayda sağlamak istiyoruz. Çıkan yasa ve yönetmelikler genellikle özel sektöre yönelik çıkıyor; ama kamuyla ilgili olanlar da var. Gündemde bir 3600 ek gösterge var. Ziraat mühendislerinin 3600 ek göstergesi var. Diğer meslek gruplarına 3600 ek gösterge verilirse, bizim de önümüzdeki süreçte 5400 ek gösterge talebimiz olacak. Bu yönde, sesimizi yükseltmemiz gerekir ki; mühendislerin farklılığının sürmesini sağlayabilelim. 5 Mart’ta, geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle düzenlenmeyen Başak Balosu’nu düzenleyeceğiz. Türk Halk Müziği Koromuzu aktif hale getirmeyi düşünüyoruz. Bu koromuz, konserler verecek. Halk oyunları hocası bulup halk oyunları ekibi kuracağız. Yani önümüzdeki süreçte mesleki anlamda da sosyal anlamda da son derece aktif bir Oda olacağız” şeklinde konuştu.
BİRİLERİNİ SUÇLAMAK ANLAMSIZ
Seçimi kaybeden önceki yönetimin eleştirilerine yanıt veren Büyüktaş, “Ben daha önce de yaklaşık 14 yıl Oda yönetimi içerisinde çeşitli kademelerde yer aldım. Bu süreçlerde biz de seçim kaybettik; ama kimseyi suçlamadık. Seçim kaybetmek, dünyanın sonu demek değil. Biz seçim kaybedince, hatayı kendimizde ararız. ‘Demek ki biz iyi çalışmadık’ deriz. Birilerini suçlamanın hiçbir anlamı yok. Biz yine yüz yüze bakacağız, birbirimizi kıracak cümleler kurmamamız lazım. Seçim kaybedilse de bu çatının altındayız, bizi bir araya getiren çatı bu. Herkesin farklı düşüncesi olabilir; ama bu çatı altında bir araya gelmek mümkün. Ayrıca madem bu kadar kötü olaylar vardı, neden seçimi kaybetmeden önce açıklamadılar? Seçimi kaybedince mi akıllarına geldi? Yaş almış meslektaşlarımızı meslekten dışlayamayız. Onların bilgi ve tecrübelerinden faydalanmalıyız. Tecrübe aktarımıdır bu. O nedenle ben, Vural Şahin’in sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalara yönelik bir şey söylemeyeceğim” dedi.
SEBZEYİ DAHA PAHALI YİYECEĞİZ
Tarımda, Türkiye’nin bir politikasının olmadığını belirten Dursun Büyüktaş, “Ülkemizin tarım politikası yok. Temel olan, üretimdir. Şu anda üretim girdileri oldukça yüksek. Çiftçi kurlardan ve gübre fiyatlarının yüksek olmasından dolayı gübreyi ya az attı ya da hiç atmadı. Çiftçi artık girdileri ödeyemiyor. Girdiler dolara bağlı olarak yükseldi; ama dolar düşünce fiyatlar eskiye dönmedi. Geçtiğimiz Aralık ayındaki dolar kuruna bağlı olarak 50 kilogram ürenin fiyatı 800 liraya kadar çıkmıştı. Şu anda 500’lere düştü; ama yine de yüksek. Antalya’da önümüzdeki sezon çiftçiler muhtemelen ekim alanlarını daraltacak. Ürün ekseler bile girdileri az kullanacakları için verim düşecek. Bu durumda fiyatlar yükselecek. Biz, önümüzdeki dönemlerde sebzeyi daha pahalı yiyeceğiz. Aynı şey buğday üretiminde de gerçekleşecek. Buğday ekilen alan 20 yılda 2.3 milyon hektar azalmış. Buğday, stratejik bir ürün. Buğday hasadı bittiğinde, üretimde düşüş söz konusu olacak. Bu da, ekmeğe ve buğdaydan yapılan tüm ürünlere zam gelmesi demek” ifadelerini kullandı.
GÜNÜ DEĞİL YARINI DÜŞÜNMELİYİZ
Tarımda günü değil, geleceği kurtarmanın önemine değinen Dursun Büyüktaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Pandemi sürecinde, Rusya ihracatı yasakladı. Kendiniz üretmezseniz, bazen paranız olsa da alacak ürün bulamayabilirsiniz. Kendi öz kaynaklarınıza güveneceksiniz. Yeterli kaynağımız da çiftçimiz de var. Ancak ithalat odaklı bir politika oldukça üretici üretici kazanamıyor ve üretim düşüyor. Önümüzdeki sezonda maliyetler daha da artacak. Zamları çiftçiye yansıtmamaya çalışan bayiler mecbur yansıtacak. Hükümetin buna çözümü ithalat olabilir; ama kalıcı bir çözüm olmaz. Günü kurtarırısınız. Halbuki tarımda günü değil, bir sonraki nesili dikkate alarak yatırım yapmak lazım”.