Akdeniz Üniversitesi son günlerde, üniversite kampüsünde bulunan KYK Yurdu'nda iki ay içerisinde dört öğrencinin intihar etmesiyle gündemde. İntiharlar, “Öğrenciler bunalıma girdiği için intihar etti” şeklinde geçiştiriliyor olsa da olayların ardından çok ciddi iddialar ortaya atıldı.

Akdeniz Üniversitesi içerisinde yer alan KYK Yurdu’nda cemaat ve tarikatların yönetimde söz sahibi olduğu iddia ediliyor. “Manevi danışman” unvanı taşıyan cemaat mensuplarının, öğrencilere baskı uyguladığı ve kendi cemaatlerinin propagandasını yaptığı ifade ediliyor.  

Temizlik görevlisi olarak çalışan cemaat mensuplarının yurt müdürlerini azarladığı, öğrencileri taciz ettikleri, hakarete varan cümleler kullandıkları da iddialar arasında yer alıyor.

Bu iddiaların kamuoyunda geniş bir yer bulmasının ardından Akdeniz Üniversitesi yönetimi tarafından dün bir açıklama yayınlandı. Açıklamada, yaşanan olaylarla ilgili gerekli incelemenin yapılması için bir komisyon kurulduğu ve komisyonun yetki alanında olmamasına rağmen olayların gerçekleştiği yurtlarda inceleme yapılacağına dair ifadeler kullanıldı.

Burada, “Komisyonumuzun yetki alanında olmamasına rağmen” ifadesi dikkat çekici.

Üniversite yönetimi, zaten geç kalınmış bir açıklama yapıyor ve bunun içerisinde de yukarıdaki ifadeleri kullanıyor.

Üniversite kampüsünün içerisinde yer alan devlet yurdunda, son günlerde art arda intihar vakaları yaşanıyorsa, bu en başta üniversitenin sorumluluk alanındadır.

Bilimsel başarılar ile değil intiharlar ile gündeme gelen bir üniversitenin yöneticileri, işlerini ne kadar iyi yapabildiklerini sorgulamalı ve önleyici tedbirleri almak zorundadır.

Üniversite öğrencilerinin herhangi bir alanda kazandıkları başarıların ardından, ‘Üniversitemiz öğrencisi’ diyerek başarıyı sahiplenenler, öğrencilerin yurtlarda yaşadığı baskılara karşı üç maymunu oynamamalıdır.

Akdeniz Üniversitesi öğrencileri sahipsiz değildir.